Şeyh Muhammed ibnü Abdilhayy ed-Dâvûdî el-Kattān (Rahimehullâh)ın “Mecmû‘a”sında zikredildiği üzere; Şeyh Ebu’l-Bekā el-Ömerî (Rahimehullâh)ın, İbnü Ferhûn (Rahimehullâh)ın “el-Mesâilü’l-melkûta” isimli eserinden nakline göre, ayrıca Mâu’l-Ayneyn (Rahimehullâh)ın beyânı vechile; Âşûrâ günü yetmiş kere:
«حَسْبِيَ اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ، نِعْمَ الْمَوْلٰى وَنِعْمَ النَّص۪يرُ.»
“Allâh bana yeter! Ne güzel Vekîl’dir! Ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır!” duâsını zikrettikten sonra, aşağıda yazılan zikirleri 7 kere (aşağıda zikredileceği üzere ihtiyâten 10 kere) okuyan kişi o için Allâh-u Te‘âlâ o sene bütün şerlere kâfi gelir ve bunu okuyan o sene ölmez, eceli gelen ise okumaya muvaffak edilmez.
Ayrıca Abdülhamîd Kuds (Rahimehullâh)ın beyânı vechile; bu duâyı bâzı ulemâ Kutbüddîn el-Hanefî ile İbnü Ferhûn el-Mâlikî (Radıyallâhu Anhümâ) gibi büyüklerden de nakletmişlerdir. Lâkin Kutbüddîn (Rahimehullâh) bu duâdan önce iki rekât (hayırlı uzun ömür niyetiyle hâcet namazı) kılınması kaydını düşmüş ve: “Sonra kıbleye yönelik vaziyette huşû içerisinde ve huzûr-u kalb ile bu duâyı on kere okur, on kerenin her defâsında da üzerine üfler. Çocuklar üzerine okuyan kişi onlar üzerine de üflerse onlar da ölmezler. Lâkin konuşabilen çocuklara telkîn edilerek kendilerine okutturulmalıdır.” demiştir. İmâm-ı Sühreverdî (Kuddise Sirruhû) da on kere kaydı getirmiştir. (‘Abdülhamîd Kuds, Kenzü’n-necâh ve’s-sürûr, sh:85; Ahmed eş-Şinâvî, Zamâiru’s-serâiri’l-İlâhiyye, 1/125)
Bahsedilen duâ şudur:
«بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ، وَصَلَّى اللّٰهُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ وَسَلَّمَ، سُبْحَانَ اللّٰهِ مِلْءَ الْم۪يزَانِ وَمُنْتَهَى الْعِلْمِ وَمَبْلَغَ الرِّضَا وَعَدَدَ النِّعَمِ وَزِنَةَ الْعَرْشِ لَا مَلْجَأَ وَلَا مَنْجَا مِنَ اللّٰهِ إِلَّا إِلَيْهِ، سُبْحَانَ اللّٰهِ عَدَدَ الشَّفْعِ وَالْوَتْرِ وَعَدَدَ كَلِمَاتِ اللّٰهِ التَّامَّاتِ كُلِّهَا، أَسْأَلُكَ السَّلَامَةَ كُلَّهَا بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِم۪ينَ، وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللّٰهِ الْعَلِيِّ الْعَظ۪يمِ، وَهُوَ حَسْبِي وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ، نِعْمَ الْمَوْلٰى وَنِعْمَ النَّص۪يرُ، وَصَلَّى اللّٰهُ وَسَلَّمَ عَلٰى خَيْرِ خَلْقِهِ مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَع۪ينَ.»
“Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle! Allâh-u Te‘âlâ Efendimiz Muhammed’e, Ehl-i Beyt’ine ve sahâbesine salât-ü selâm eylesin. Allâh-u Te‘âlâ’yı mîzân dolusunca, ilminin sonsuzluğunca, rızâsına ulaşıncaya kadar, nimetleri sayısınca ve Arşı’nın tartısınca tesbîh ederim. Allâh-u Te‘âlâ’dan başkasına sığınılıp kaçılmaz, O’ndan yine ancak O’na sığınılır. Allâh-u Te‘âlâ’yı çiftlerin ve teklerin sayısınca ve tastamam olan kelimelerinin tamâmının adedince tesbîh ederim.
Ey acıyanların en merhametlisi! Senden rahmetinle bütün belâlardan selâmet isterim. O yüce ve büyük olan Allâh’ın yardımı olmadan hiçbir günahtan dönüş ve hiçbir ibâdete kuvvet olamaz. O bana yeter. Ne güzel Vekîl’dir. O ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır. Allâh-u Te‘âlâ, mahlûkātının en hayırlısı olan Muhammed (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)e ve âl-i ashâbının tamâmına salât ve selâm eylesin.”
(Muhammed ibnü’l-Kāzî Burhâneddîn ibni’l-Ferhûn, el-Mesâilü’l-melkûta mine’l-kütübi’l-mebsûta, mesele rakamı:601, sh:281-282; Muhammed ibnü Hatîrüddîn, el-Cevâhiru’l-hams, sh:50; ‘Alî el-Üchûrî, Risâle fî fazli ‘âşûrâ, Süleymâniye Kütüphânesi, Yazma Bağışlar, rakam:3981, sh:49-50; ed-Diyerbî, el-Mücerrebât, sh:55; Mâü’l-‘Ayneyn, Na‘tü’l-bidâyât, sh:166; Hasen el-‘Adevî, en-Nefehâtü’n-Nebeviyye fi’l-vezâifi’l-‘âşûriyye, sh:101-105; Ahmed el-‘Ayyâşî Sükeyric, es-Sirru’l-bâhir, sh:84; Muhammed Ebu’l-Yüsr ‘Âbidîn, Tenbîhü kulûbi’n-nâ‘ime ‘ale’l-evrâdi’d-dâime, sh:73; Aynı mlf., el-Evrâdü’d-dâime, sh:92; ‘Abdülhamîd Kuds, Kenzü’n-necâh ve’s-sürûr, sh:84-85)
Bu Duâ ile İlgili Faydalı Mâlûmât
İmâm-ı Şinâvî (Kuddise Sirruhû)nun beyânı vechile; o sene eceli geleni Allâh-u Te‘âlâ bu duâyı okumaktan meşgûl eder, okuyamadığı için o kişi vefât eder. Ama burada “O zaman bu duânın ne faydası var?” şeklinde bir suâl tevcîh edilecek olursa, buna şöyle cevap veririz:
“Bir sene içinde Âşûrâ gününde bu duâyı okuyan ölmeyeceğini bilir. Okumayan ise eğer ölümü (ve hayâtı) onu okumaya muallak ise, o zaman okumadığı için mutlaka ölür. Nitekim hadîs-i şerîflerde sadakanın ve sıla-i rahîmin ömür uzatacağı bildirilmiştir.
Rivâyet olunduğuna göre; Süfyan-ı Sevri (Rahimehullâh): ‘Bu sene öleceğim.’ dediğinde ona: ‘Bunu nereden bildin?’ diye sorulunca, o şöyle cevap vermiştir: ‘Ben altmış kere hac yaptım, her haccımda Mültezem’in yanında: ‘Ey Allâh! Sen bunu son ziyâretim yapma.’ diye duâ ederdim. Bu sene artık bu duâyı yapmaktan Allâh-u Te‘âlâ’dan hayâ ettim.’ demiştir. (O sene de vefât etmiştir.)
Dolayısıyla Allâh-u Te‘âlâ ölümü bâzı amellere bağlamış. Ömür uzunluğunu da bâzı amellere bağlamıştır. İlm-i ezelîdeki mübrem karar değişmez. Ama biz nasıl ömrü uzatacak sâlih amellere tevessül ediyorsak, bu duâyı da okumayı ihmâl etmemeliyiz.
Nitekim İmâm-ı Sühreverdi Hazretleri bu duâ hakkında: “Her kim Âşûrâ günü bu duâyı on kere okumaya muvaffak edilirse, ona müjde olsun ki onun ölümü o sene takdir edilmemiştir. Zirâ kimin ölümü o sene mukadder ise Allâh-u Te‘âlâ bu duâyı okumayı ona nasîb etmeyecektir.’ demiştir.” (Ahmed eş-Şinâvî, Zamâiru’s-serâiri’l-İlâhiyye, 1/125-126)